KARABASAN, UYKU FELCİ ve UZAYLILAR TARAFINDAN KAÇIRILMA

 

Eski çağlardan beri karabasan diye bilinen bir fenomen var. Gece uyku halindeyken aniden uyanıyorsunuz ve vücudunuz baştan aşağı felç durumunda. Göğsünüzde müthiş bir ağırlık var, sanki tonlarca taş üzerinize yığılmış. Bilinciniz tamamen yerinde, gözleriniz açık, bulunduğunuz mekanı görüyorsunuz. Ama yaşadığınız garip deneyim korku verici. Bağırmak, birilerine seslenmek istiyorsunuz… işte o imkansız. Sesinizi kimse duymuyor. Bu bilinen karabasan tanımı.

Diğer yanda klasik bir abduction ( kaçırılma ) da aynı belirtilerle başlıyor. Vücudun tamamiyle hareketsiz hale gelmesi, bilincin yerinde olması, gözleri açık tutabilme, bağırmak isteyip de bağıramamak gibi özellikleri var.Zaman zaman karabasan ve kaçırılma istenmeyen cinsel saldırılarla devam ediyor. Eski inanışlara göre erkek cinler insan kadınlara çok fazla ilgi duyarmış, kadın cinler de genç yakışıklı erkeklere. Onları kendilerine eş seçip insanlarla beraber olmalarını engellerlermiş. Bunu da ipnoz gücünü kullanarak yapıyor olmalılar.

ABDUCTİON FİNE ARTS ile ilgili görsel sonucu
Artist: David Huggins

Kaçırılma olaylarında ise özellikle Sürüngenimsi uzaylılar tarafından cinsel saldırıya uğrayan çok kadın var. Daha önce de söz ettiğimiz yakın geçmişten bir olayı hatırlayalım; 1957’de Brezilyalı Antonio Villas Boas uzaylılar tarafından kaçırıldı. Ve uzay gemisinde insan “görünümlü” bir kadın uzaylıyla ilişki kurmak zorunda bırakıldı. Aralarında sözlü bir konuşma geçmedi ama daha sonra uzaylı kadın telepatiyle Antonio’dan hamile kaldığını söylemeye çalıştı. Bu olay modern UFO tarihinde bir insanla Dünya Dışı bir varlık arasında yaşanan kayıtlara geçmiş ilk fiziksel yakın ilişkiydi.

villas boas case ile ilgili görsel sonucu
Antonio Villas Boas olayındaki kozmik ziyaretçiler.

 

.Ve yine uzaylılar tarafından kaçırılanlarla cin saldırısına uğrayanların bir başka ortak özelliği bu deneyimden sonra özel yaşantılarının sarsıntıya uğraması. Yalnızlık, uzun süreli ilişki kuramama gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Evli bile olsalar eşlerine karşı yabancılık duyuyorlar ve evlilik problemleri başlıyor. Zamanla sosyal yaşantıya uyum sağlayamıyorlar. Tamamiyle farklı gibi görünen iki garip olay arasında önemli paralellikler var. Cin saldırısıyla gelişen karabasan, ve uzaylıların neden olduğu kaçırılma vakaları her çağ, kültür ve coğrafyada benzer şekilde gelişiyor.

Hatırlarsanız 1990’lı yılların televizyon programlarında cinlerle evli olduğunu iddia eden kişilere sıkça yer verilirdi. Aslında TV ekranında gördüklerimiz göremediklerimizin yanında hiç kalır. Türkiyede cinlerle yapılan evlilikler ve kurulan ailelerin sayısı bir hayli fazla. Tabii böyle bir iddia karşısında susup dinlemekten başka çare yok. Çünkü o kişi, nedense cin bir eşi ve cinlerden doğma çocukları olduğuna kesinlikle inanıyor. Üstelik bunları söyleyenler de her zaman psikolojik sorunu olan insanlar değil. Tıpkı uzaylılar tarafından kaçırıldığını söyleyenlerin büyük çoğunluğunun psikolojik yönden sağlıklı olması gibi. Aynı şekilde sayısız kaçırılma kurbanı kadın ve erkek Grilerden çocuk sahibi olduklarını iddia ediyorlar. Yapay döllenme ile dünyaya gelen melezler de yeni bir türün temsilcisi olmuş durumda.

Ä°lgili resim
Artist:David Huggins

Bu noktada bizde cinler, batıda Gri uzaylılar ( ve belki de Sürüngenimsiler ) insanlarla ilişki kurup yeni bir ırk yaratmak için durmadan çaba gösteriyorlar ve galiba başarılı da oldular.

Tabii Türkiye’deki geleneksel inanç biçimine göre cinler insanlara yardım eden iyi niyetli cinler ve zarar vermeye yönelik olanlar şeklinde ikiye ayrılıyor. Dünya Dışı uzaysal varlıklar konusunda da böyle bir guruplandırma söz konusu; bir gurup uzaylı ziyaretçinin insanlara yardım ettiği söylenirken bir başka gurubun gizli ve negatif amaçlarla çalıştığı söyleniyor.Hem cinler hem de Dünya Dışı uzaylılar telepati, ipnoz gibi paranormal yeteneklerini bizden daha üst seviyede kullanıyorlar. Ama bu onların ruhsal-ahlaksal açıdan bizden daha gelişmiş olduklarını gösterir mi, işte orası tartışılır.

Türkiyedeki cinci hoca ve cinci medyumların bazıları dinseleğitim ve parapsikolojik yeteneklerini birleştirmiş kişiler. Cinlerin yardımıyla geçmişten ve gelecekten haber verme, şifa gibi özelliklere sahipler. Yoksa acaba cinlerle irtibat kurma insanlardaki Duyular Ötesi Algı, medyumluk, şifacılık gibi yeteneklerin gelişmesini mi sağlıyor? Ve rastlantıya bakın Batıda uzaylılar tarafından kaçırıldıktan sonra medyumik yeteneklerini geliştiren ve şifacılık, duru görü, duru işiti gibi konularla başarı kazanan insanların sayısı az değil. Hatta ülkemizde bir TV programına jüri olarak katılan dünyaca ünlü medyum Uri Geller de bunlardan biri. İsrail doğumlu Uri Geller 1970’li yıllarda adını duyurmaya başladı. Paranormal yeteneklerini kullanarak çatal, kaşık, bıçak türü metalleri büküyor, bozuk saatlerin yeniden çalışmasını sağlıyordu. Geleceğe yönelik kehanetlerde de bulunan Geller medyumsal gücünün uzaylılardan geldiğine inanıyor. Uri Geller’in şaşırtıcı medyumsal yetenekleri çocuk yaşta yaşadığı bir UFO temasından sonra ortaya çıktı.  Bazı vakalarda medyumsal yeteneğin cin ya da uzaylı dediğimiz boyut ötesi varlıklardan gelen aşırı bir enerji yüklemesiyle açığa çıktığını söylemek mümkün mü?

UFO ve uzaylılarla yaşanan yakın temastan sonra psişik gücün açığa çıkması, şifacılık, medyumluk, durugörü, duru işiti, telepati benzeri paranormal fenomenlerin harekete geçmesi sadece Uri Geller’e özel değil. Türkiye dahil dünyanın pek çok yerinde UFO deneyimi yaşayan kadın ve erkekler beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan psişik güçten söz ediyorlar. Üstelik bu kişilerin yarısından çoğu UFO deneyimi öncesinde parapsikolojiye asla ilgi duymamış ve konuyu araştırmamış kişiler. Elbetteki her medyum ya da şifacı mutlaka uzaysal kökenli bir karşılaşma yaşamış değildir. Ama Üçüncü ve Dördüncü Tür dediğimiz yakın karşılaşma ve kaçırılmalar insanlar üzerinde böyle bir etkiye neden oluyor.

Ve yine yakın çevremize dönecek olursak, Türkiyede cinlerle yakınlık kuranlar da benzer ruhsal yetenekleri geliştiriyorlar. Şifacılık, gelecekten haber verme, beden dışı yolculuklar gibi yeteneklerin kendilerine cinler tarafından verildiğini iddia eden bu kişiler adeta gizli bir eğitimden geçiyorlar. Bizim göremediğimiz varlıkları görüyor, onlarla iletişime giriyorlar. Cinler ve uzaylılar tamamiyle farklı kökenden geliyor olsa da neden insanlar üzerinde böyle bir etkiye neden oluyorlar?

İhtimaller üzerinde fikir yürütelim;

1 Doğuştan medyum olan kişiler uzaylı ve cin temaslarına daha açıktır. Bu nedenle uzaylılar gibi boyut ötesi ve cinler gibi fizik ötesi varlıklar onları tercih ederler.

2-Cin ve uzaylı temasları kişide medyumsal yeteneklerin gelişmesine neden   olur. Daha önce böyle bir yeteneği olmayan kişiler kaçırıldıktan ya da cinlerle irtibata geçtikten sonra şifacılık, geleceği görme, geçmiş spiritüel kayıtları okuma gibi yetenekler kazanırlar.

Bir başka etki de UFO gözlemi yapılan bölgelerde paranormal olayların hızla artış göstermesi. Bizde tekinsiz ev diye adlandırılan fenomen batıda poltergeist olarak bilinir. Kendiliğinden hareket eden cisimler, fiziksel hiç bir neden olmadan yerden ya da duvar içinden gelen darbe sesleri, eşyaların kendiliğinden yanmaya başlaması bu guruba girer. Televizyon, radyo ya da elektrik düğmeleri kimse dokunmadığı halde sürekli açılıp kapanır, ve bir süre sonra evde gölge varlıklar, hayalet dediğimiz enerjiler dolaşmaya başlar. Evet yoğun UFO gözlemleri tüm bu paranormal olayların hızla gelişmesine neden olabiliyor. Elektromanyetik ya da radyasyon etkisi paranormal ya da psişik güçlerin ortaya çıkmasına mı neden oluyor acaba?

FARAH YURDÖZÜ