““KAÇIRILMA” ALIEN ABDUCTION! “ALIKONMA” DEĞİL :)” için 2 görüş
Uzaylılar insanları neden kaçırırlar diye kafa yorduğumuzda, birçok farklı sonuca ulaşmak olası. Ama, bu kaçırma olaylarının birer “gizli operasyon” ve “suç” olduğunu söylemekle başlayabiliriz. Evrenin neresinde olursa olsun, kullanılan yöntemler ve araçlar, amaçların aynasıdırlar!. Özgür insan iradesine karşı ruhsal ya da fiziksel bir operasyon yaparken kendini gizliyor ve geriye kanıt bırakmıyorsa, adı ” insan” ya da “uzaylı” olsun farketmez, o kirli amaçları olan karanlık bir güçtür!.
Biz insanlar açık bilincimizle ( bilinçaltımızla değil ) yaşarız ve kendi özgür istemimizle kararlar veririz ya da vermeye çalışırız; bizim yararımız için bile olsa, onaylamadığımız bir ruhsal – fiziksel işleme tabi tutulmamız doğamıza karşı bir tecavüzdür ve yasalarımızca suçtur! Diledikleri zaman, kaçırdıkları kişilerle telepatik temaslar kuran uzaylı varlıklar bunları bilmiyorlar mı?! Tabii ki biliyorlar.
Bu varlıklar genellikle bir geceyarısı sessizce – davetsizce gelip ( sanki kendilerine ait bir oyuncakmışız gibi ) bedenimizin ve bilincimizin en zayıf ve savunmasız olduğu uykuya giriş ve derin uyku aşamasında bizi ele geçirmesi, tanıksızken gerçekleştirilmiş kanıtlaması zor, sinsi bir saldırıdır. Hele de bu varlıkların ele geçirdikleri kişileri bir çeşit geçici felçle kımıldayamaz duruma getirmeleri ve o kişiler üzerinde yaptıkları fiziksel işlemler!. Kaçırılan kişilerin vücut doku ve sıvılarını acı verici yöntemlerle almaları ise, insanları labaratuvar faresi gibi gördüklerinin kanıtıdır. Ayrıca, bizim bedenimize ( kendi bilim insanlarımızın bazı balinalar – kutup aylıları ve diğer hayvanlara yaptığı gibi ) izleme ya da bilgi toplama çiplerini gizlice yerleştirmeleri de bizi koydukları düşük ( hayvansal ) kategorinin fiziksel kanıtlarıdır. Tüm bu iğrenç işlemlerin daha da kötüsü, insan hafızasından bu insanlık dışı uygulamaların silinmesi çabasıdır ki, bu da, o uzaylı varlıkların dost olmadıklarını ve insanın sahip olduğu olanakları da ( röntgen – hipnoz gibi ) pek umursamadıklarını göstermektedir.
İyi niyetli uzaylılardan mesajlar aldığını söyleyen ve o birbirinden farklı mesajları yayan birçok medyum ve benzeri temasçılar var. Bir an için o kişilerin gerçekten uzaylılardan mesajlar aldıklarını varsaysak bile, atmosferimizde, denizlerimizde, karalarımızda fiziksel olarak var olabilen uzaylılar neden medyumlara gereksinim duysunlar ki?!. Kaldı ki, insan beynindeki gerçek bilgi ve anıları silebilen uzaylıların, sahte bilgi ve anıları o medyumların – temasçıların beynine yüklemeyeceğinin garantisi olabilir mi?.
Merhaba Farah hanım, bir gün önce yolladığım ( gözükmeyen) yorumum sanki bir yerden kopyalanmış gibi görünse de bana aittir. Bazen bir şeyler yazar, ekler, çıkarırım; sonuçta, düşüncemi dile getiririm. O yorumumu biraz geliştirerek bu açıklamamla birlikte ve paylaşma dileğimle tekrar gönderiyorum. İyi günler…
————————————————————————————————————–
Uzaylılar insanları neden kaçırırlar? Kaçırıldığını iddia edenlerin anlatımlarından yola çıkarak birçok farklı yanıta ulaşmak olası; ama, bu kaçırma olaylarının birer “gizli operasyon” ve “suç” eylemi olduğu açıktır. Evrenin neresinde olursa olsun, kullanılan yöntemler ve araçlar, amaçların aynasıdırlar!. Özgür insan iradesine karşı ruhsal ya da fiziksel bir operasyon yaparken kendini gizliyor ve geriye kanıt bırakmıyorsa, adı ” insan” ya da “uzaylı” olsun farketmez, o kirli amaçları olan karanlık bir güçtür!.
Biz insanlar açık bilincimizle ( bilinçaltımızla değil ) yaşarız ve kendi özgür istemimizle kararlar veririz ya da vermeye çalışırız; bizim yararımız için bile olsa, onaylamadığımız bir ruhsal – fiziksel işleme tabi tutulmamız doğamıza karşı bir tecavüzdür ve yasalarımızca suçtur! Diledikleri zaman, kaçırdıkları kişilerle telepatik temaslar kuran uzaylı varlıklar bunları bilmiyorlar mı?! Tabii ki biliyorlar.
Bu varlıklar genellikle bir geceyarısı sessizce – davetsizce gelip ( sanki kendilerine ait bir oyuncakmışız gibi ) bedenimizin ve bilincimizin en zayıf ve savunmasız olduğu uykuya giriş ve derin uyku aşamasında bizi ele geçirmesi, tanıksızken gerçekleştirilmiş kanıtlaması zor, sinsi bir saldırıdır. Hele de bu varlıkların ele geçirdikleri kişileri bir çeşit geçici felçle kımıldayamaz duruma getirmeleri ve o kişiler üzerinde yaptıkları fiziksel işlemler!. Kaçırılan kişilerin vücut doku ve sıvılarını acı verici yöntemlerle almaları ise, insanları labaratuvar faresi gibi gördüklerinin kanıtıdır. Ayrıca, insan bedenine ( bilim insanlarımızın balinalar – kutup aylıları ve diğer hayvanlara yaptığı gibi ) izleme ya da bilgi toplama çiplerini gizlice yerleştirmeleri de insanları koydukları düşük ( hayvansal ) kategorinin fiziksel kanıtlarıdır. Tüm bu işlemlerin daha da kötüsü, insan hafızasından kendi yaptıklarının silinmesi çabasıdır ki, bu da, o uzaylı varlıkların dost olmadıklarını ve insanın sahip olduğu bazı olanakları da ( röntgen – hipnoz gibi ) pek umursamadıklarını göstermektedir.
İyi niyetli uzaylılardan mesajlar aldığını söyleyen ve ( nedense ) birbirinden farklı olan o mesajları yayan birçok medyum ve benzeri temasçılar var. Bir an için o temasçıların gerçekten uzaylılardan mesajlar aldıklarını varsaysak bile, atmosferimizde, denizlerimizde, karalarımızda fiziksel olarak var olabilen uzaylılar neden temasçılara gereksinim duysunlar ki?!. Kaldı ki, insan beynindeki gerçek bilgi ve anıları silebilen uzaylıların, sahte bilgi ve anıları o temasçıların beynine yüklemeyeceğinin garantisi olabilir mi?.
Tekrarlanan yalanlardan ve önü tıkanmış bilgilerden gerçeğe ulaçamayız! Farklı bir bakış açısı oluşturması için, ilgilenenlere Türkçeye çevrilmiş olan editörlüğünü Christopher Partridge’ nin yaptığı HARMONİ yayını ” UFO DİNLERİ ” isimli kitabı okumasını öneririm.
Uzaylılar insanları neden kaçırırlar diye kafa yorduğumuzda, birçok farklı sonuca ulaşmak olası. Ama, bu kaçırma olaylarının birer “gizli operasyon” ve “suç” olduğunu söylemekle başlayabiliriz. Evrenin neresinde olursa olsun, kullanılan yöntemler ve araçlar, amaçların aynasıdırlar!. Özgür insan iradesine karşı ruhsal ya da fiziksel bir operasyon yaparken kendini gizliyor ve geriye kanıt bırakmıyorsa, adı ” insan” ya da “uzaylı” olsun farketmez, o kirli amaçları olan karanlık bir güçtür!.
Biz insanlar açık bilincimizle ( bilinçaltımızla değil ) yaşarız ve kendi özgür istemimizle kararlar veririz ya da vermeye çalışırız; bizim yararımız için bile olsa, onaylamadığımız bir ruhsal – fiziksel işleme tabi tutulmamız doğamıza karşı bir tecavüzdür ve yasalarımızca suçtur! Diledikleri zaman, kaçırdıkları kişilerle telepatik temaslar kuran uzaylı varlıklar bunları bilmiyorlar mı?! Tabii ki biliyorlar.
Bu varlıklar genellikle bir geceyarısı sessizce – davetsizce gelip ( sanki kendilerine ait bir oyuncakmışız gibi ) bedenimizin ve bilincimizin en zayıf ve savunmasız olduğu uykuya giriş ve derin uyku aşamasında bizi ele geçirmesi, tanıksızken gerçekleştirilmiş kanıtlaması zor, sinsi bir saldırıdır. Hele de bu varlıkların ele geçirdikleri kişileri bir çeşit geçici felçle kımıldayamaz duruma getirmeleri ve o kişiler üzerinde yaptıkları fiziksel işlemler!. Kaçırılan kişilerin vücut doku ve sıvılarını acı verici yöntemlerle almaları ise, insanları labaratuvar faresi gibi gördüklerinin kanıtıdır. Ayrıca, bizim bedenimize ( kendi bilim insanlarımızın bazı balinalar – kutup aylıları ve diğer hayvanlara yaptığı gibi ) izleme ya da bilgi toplama çiplerini gizlice yerleştirmeleri de bizi koydukları düşük ( hayvansal ) kategorinin fiziksel kanıtlarıdır. Tüm bu iğrenç işlemlerin daha da kötüsü, insan hafızasından bu insanlık dışı uygulamaların silinmesi çabasıdır ki, bu da, o uzaylı varlıkların dost olmadıklarını ve insanın sahip olduğu olanakları da ( röntgen – hipnoz gibi ) pek umursamadıklarını göstermektedir.
İyi niyetli uzaylılardan mesajlar aldığını söyleyen ve o birbirinden farklı mesajları yayan birçok medyum ve benzeri temasçılar var. Bir an için o kişilerin gerçekten uzaylılardan mesajlar aldıklarını varsaysak bile, atmosferimizde, denizlerimizde, karalarımızda fiziksel olarak var olabilen uzaylılar neden medyumlara gereksinim duysunlar ki?!. Kaldı ki, insan beynindeki gerçek bilgi ve anıları silebilen uzaylıların, sahte bilgi ve anıları o medyumların – temasçıların beynine yüklemeyeceğinin garantisi olabilir mi?.
Merhaba Farah hanım, bir gün önce yolladığım ( gözükmeyen) yorumum sanki bir yerden kopyalanmış gibi görünse de bana aittir. Bazen bir şeyler yazar, ekler, çıkarırım; sonuçta, düşüncemi dile getiririm. O yorumumu biraz geliştirerek bu açıklamamla birlikte ve paylaşma dileğimle tekrar gönderiyorum. İyi günler…
————————————————————————————————————–
Uzaylılar insanları neden kaçırırlar? Kaçırıldığını iddia edenlerin anlatımlarından yola çıkarak birçok farklı yanıta ulaşmak olası; ama, bu kaçırma olaylarının birer “gizli operasyon” ve “suç” eylemi olduğu açıktır. Evrenin neresinde olursa olsun, kullanılan yöntemler ve araçlar, amaçların aynasıdırlar!. Özgür insan iradesine karşı ruhsal ya da fiziksel bir operasyon yaparken kendini gizliyor ve geriye kanıt bırakmıyorsa, adı ” insan” ya da “uzaylı” olsun farketmez, o kirli amaçları olan karanlık bir güçtür!.
Biz insanlar açık bilincimizle ( bilinçaltımızla değil ) yaşarız ve kendi özgür istemimizle kararlar veririz ya da vermeye çalışırız; bizim yararımız için bile olsa, onaylamadığımız bir ruhsal – fiziksel işleme tabi tutulmamız doğamıza karşı bir tecavüzdür ve yasalarımızca suçtur! Diledikleri zaman, kaçırdıkları kişilerle telepatik temaslar kuran uzaylı varlıklar bunları bilmiyorlar mı?! Tabii ki biliyorlar.
Bu varlıklar genellikle bir geceyarısı sessizce – davetsizce gelip ( sanki kendilerine ait bir oyuncakmışız gibi ) bedenimizin ve bilincimizin en zayıf ve savunmasız olduğu uykuya giriş ve derin uyku aşamasında bizi ele geçirmesi, tanıksızken gerçekleştirilmiş kanıtlaması zor, sinsi bir saldırıdır. Hele de bu varlıkların ele geçirdikleri kişileri bir çeşit geçici felçle kımıldayamaz duruma getirmeleri ve o kişiler üzerinde yaptıkları fiziksel işlemler!. Kaçırılan kişilerin vücut doku ve sıvılarını acı verici yöntemlerle almaları ise, insanları labaratuvar faresi gibi gördüklerinin kanıtıdır. Ayrıca, insan bedenine ( bilim insanlarımızın balinalar – kutup aylıları ve diğer hayvanlara yaptığı gibi ) izleme ya da bilgi toplama çiplerini gizlice yerleştirmeleri de insanları koydukları düşük ( hayvansal ) kategorinin fiziksel kanıtlarıdır. Tüm bu işlemlerin daha da kötüsü, insan hafızasından kendi yaptıklarının silinmesi çabasıdır ki, bu da, o uzaylı varlıkların dost olmadıklarını ve insanın sahip olduğu bazı olanakları da ( röntgen – hipnoz gibi ) pek umursamadıklarını göstermektedir.
İyi niyetli uzaylılardan mesajlar aldığını söyleyen ve ( nedense ) birbirinden farklı olan o mesajları yayan birçok medyum ve benzeri temasçılar var. Bir an için o temasçıların gerçekten uzaylılardan mesajlar aldıklarını varsaysak bile, atmosferimizde, denizlerimizde, karalarımızda fiziksel olarak var olabilen uzaylılar neden temasçılara gereksinim duysunlar ki?!. Kaldı ki, insan beynindeki gerçek bilgi ve anıları silebilen uzaylıların, sahte bilgi ve anıları o temasçıların beynine yüklemeyeceğinin garantisi olabilir mi?.
Tekrarlanan yalanlardan ve önü tıkanmış bilgilerden gerçeğe ulaçamayız! Farklı bir bakış açısı oluşturması için, ilgilenenlere Türkçeye çevrilmiş olan editörlüğünü Christopher Partridge’ nin yaptığı HARMONİ yayını ” UFO DİNLERİ ” isimli kitabı okumasını öneririm.