Bir İstanbul Efsanesi: Ay ve Yıldız

Byzantion ya da diğer adı ile Byzantium’da, ay ve yıldızın tıpkı bugünün İstanbul’unda olduğu gibi kutsal kabul edildiğini biliyor muydunuz?

Eski İstanbul’a dair olan efsane şöyle:

Megaralılar kenti ilk kurduklarında tanrıları için sahile tapınaklar inşa ederler. Bunlardan birisi de denizler tanrısı Poseidon için yapılır. Çünkü onun, eski İstanbul’un kuruluşunda kendilerine yardım ettiğine inanıyorlarmış. Tıpkı ay tanrıçası Hekate’nin ettiği gibi…

İstanbul Kuşatması ve Koruyucu Hekate

İstanbul tüm zamanlarda tıpkı Philip Mansel’in kitabına ismini verdiği gibi şehirdi: “Dünyanın Arzuladığı Şehir” idi. Öyle ki Büyük İskender’in babası Makedonyalı 2. Philip de vakti zamanında Byzantion’u ele geçirmek için harekete geçer. Philip, ordusunu ayın olmadığı ve yıldızların bulutların ardında kaldığı bir gece şehrin dibine kadar getirir. Ancak o gece ay tanrıçası Hekate, Byzantium’dan ve İstanbul halkından yanadır.

Birden bire önce ay belirir ve hemen ardından yıldızlar birer fener gibi yanmaya başlar. Gökyüzü ve yeryüzü ışığa boğulur. Şehir sakinleri uyanırken, Philip’in ordusu da tüm hatlarıyla görünür olur. Gerekli tedbirler alınır ve Byzantion kurtulur.

Bu nedenle Byzantion’un yani eski İstanbul’un sakinleri, ay ve yıldıza mistik anlamlar yüklemişler; özellikle bayrağımızda olduğu gibi bir arada görünmelerini ya da kullanılmalarını da kutsal kabul etmişlerdir. Hatta sırf bu yüzden bazı sikkelerinin arka yüzüne bir kadın büstü basmışlardır: Hekate’yi…

Kaynak: Tarihiistanbul.com