Antik Yunan Mitlerinde Yapay Zekâ ve Robotlar

Yapay öğrenme ve sürücüsüz araba gibi günümüz teknolojileri gerçek olmadan binlerce yıl önce, bronzdan yapılmış dev robot Talos, yapay kadın Pandora ve bunların yaratıcıları tanrı Hephaistos’un hikâyeleri Antik Yunanların hayal gücünü besliyordu.

Beşeri Bilimler Fakültesi Klasik Çalışmalar Bölümü’nden araştırma görevlisi Adrienne Mayor, tarihçilerin “robot” fikrini genellikle, kendi kendine hareket eden cihazların ilk kez ortaya çıktığı Orta Çağ’a tarihlendirdiğini, ancak canlı gibi görünen yapay yaratık kavramının bundan en az 2.700 yıl daha eski mit ve efsanelere dayandığını söylüyor. Mayor son kitabı Tanrılar ve Robotlar: Mitler, Makineler ve Antik Teknoloji Düşleri’nde bu mitleri ele alıyor.

Yapay zekâ hayal edebilme becerimizin antik dönemlere dayandığını söyleyen Mayor, “Teknolojik gelişmeler kendi kendine hareket eden cihazlar yapmamızı mümkün kılmadan çok önce, yapay yaşam ve robot yaratma fikri antik mitlerde kendini göstermeye başlamıştı.” diyor.

Bir bilim tarihçisi olan Mayor, en erken yapay zekâ, robot ve kendi kendine hareket eden nesne konseptlerinin MÖ 750 ve 650 yılları arasında yaşadıkları düşünülen antik Yunan ozanları Hesiodos ve Homeros’un eserlerinde karşımıza çıktığını belirtiyor.

İlk kez MÖ 700 dolaylarında Hesiodos tarafından anlatılan Talos hikâyesinde en erken robot konseptlerinden biri yer alıyor.

Mitte, Talos’tan ateş ve işçilik tanrısı Hephaistos tarafından bronzdan yapılmış bir dev olarak bahsedilir. Talos, tanrıların kralı Zeus tarafından Girit adasını istilacılardan korumakla görevlendirilmiştir.  Her gün adayı çepeçevre üç kez dolaşır ve yaklaşan düşman gemilerine koca taş parçaları fırlatır.

Mitte anlatıldığına göre, Talos’un bedenine silah işlemez, ancak boynundan ayak bileğine kadar uzanan, içi tanrıların yaşamsal kaynağı olan ilahi irinle dolu tek bir damarı vardır. MÖ 3. yüzyıla tarihlenen diğer bir antik metin Argonautika’da büyücü Medeia’nın büyüleriyle bu damarı bulup yırttığı ve içindeki yaşamsal sıvıyı akıtarak Talos’un ölümüne yol açtığı söylenir.

İlk kez Hesiodos’un Theogonia’sında bahsedilen Pandora miti ise mitik yapay varoluşun bir diğer örneği. Hikayenin daha ileri tarihli versiyonları Pandora’yı bütün kötülüklerin doldurulduğu kutuyu bilmeden açan masum bir kadın olarak gösterse de, Hesiodos orijinal metinde Pandora’dan Zeus’un emri üzerine Hephaistos tarafından yaratılmış ve Prometheus’un büyük bir fedakarlıkla kendilerine geri verdiği ateşi kullanan insanları cezalandırmak için yeryüzüne gönderilen habis ve yapay bir kadın olarak bahsediyor.

Mayor, “Bu durumda Pandora’nın bir tür ajan olduğu söylenebilir. Tek görevi beşeri dünyanın içine sızmak ve ıstıraplarla dolu kutusunu açmaktı.” diyor.

Hephaistos, Talos ve Pandora’nın yanı sıra, kendi kendine hareket edebilen diğer nesneler de yaratmıştı. Bunlar arasında, görünüm olarak kadına benzeyen ancak altından yapılma bir dizi robot hizmetçi de yer alıyor. Homeros’un anlattığına göre Hephaistos bu kadınlara tanrıların bilgisini vermişti. Mayor, bu kadınların yapay zekânın antik mitik versiyonları olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.

Mayor’un araştırmasında ele aldığı antik mitler, Hephaistos’un yaratımlarının ahlaki çıkarımlarıyla çatışıyor.

“Yapay yaratıklar yeryüzüne gönderilince mitlerin hiç biri iyi bir sonla bitmiyor. Sanki mitler bize, bu yapay varlıkların gökyüzünde tanrılar tarafından kullanılmaya uygun olduğunu, ancak insanlarla etkileşime geçtiklerinde kaos ve yıkıma yol açtıklarını söylüyor” diyen Mayor, mitlerin insanlığın yapay yaşam yaratmaya duyduğu düşkünlüğü vurguladığını belirtiyor.

“İnsanlar henüz mümkün olmayan şeyleri hayal etme güdüsü duyuyor. Hayal gücü ve bilim arasında zamansız bir bağlantı var.”

Kaynak: arkeofili.com

Alex Shashkevich. Stanford University. 1 Mart 2019.