MEVLANA VE PARAPSİKOLOJİK FENOMENLERİ

İnsanlığa yaptığı dostça ve sevgi dolu çağrıyla tanınan ünlü düşünür ve mistik Mevlana’nın doğaüstü “kerametleri” olduğu belirtiliyor.

mevlana minyatürleri ile ilgili görsel sonucu

İlk kez 1920 lerde başlayan parapsikoloji çalışmalarıyla, insanın sadece birtakım fiziksel ve kimyasal maddelerden oluşan bir et yığını olmadığı anlaşıldı. Öyle ki, bu konuya ilişkin çalışmalar yoğunlaştıkça, insanın bilinen beş duyu yeteneğinin ötesinde, çok sayıda bilinmeyen yetenekleri olduğu keşfedildi.

Bu alanda yıllardır yapılan çalışmaların, deneylerin, elde edilen sonuçların ve yazılan kitapların sayısı bir hayli çok. Tüm bunlar, genel insanlık tarihi içerisinde oldukça yeni. Fakat bu bilgilerin ışığında yüzlerce yıl geçmişe dönüp bakıldığında çok sayıda gizemcinin, mistiğin ve ermişin bugün parapsikolojinin incelediği yeteneklere sahip oldukları görülüyor.

GAYB ALEMİNDEN GÖRÜNENLER
İşte, insanlığın yakından tanıdIğı, İslam mistisizminin en önemli adı Mevlana Celaleddin Rumi, bu tür bir kişi. Araştırmalar, Mevlana nın tüm yaşamı boyunca parapsikolojik anlamda olağanüstü olaylar ortaya koyduğunu gösteriyor. Sözgelimi, Mevlana nın babası Baha Veled’e göre, Mevlana daha çocukluğunda çoğu kez yerinden sıçrardı ve heyecan geçirirdi. Baha Veled şöyle diyor:

“Gözlerine gayb aleminden ruhani suretler ve görünmeyen gizli şekiller görünürdü. Ben de ona, “Bu sana görünenler gayb alemindendir. Kendilerini sana gösteriyorlar. Amaçları seni Tanrı nın lütuf ve inayetine mazhar etmektir. Onlar, o alemden sana, görünen ve görünmeyen hediyeler getirmişlerdir” diye, gönlünü alırdım.” Yavaş yavaş kayboldu
Mevlana 6 yaşındayken cuma günleri evlerin damlarında dolaşır Kuran okurdu. Birgün arkadaşları aralarında iddiaya giriştiler ve biri şöyle dedi: “Gel de bu damdan öteki dama atlayalım.” Mevlana ise hafifçe gülümseyerek, “Ey kardeşler! Bu tür bir hareketi kedi, köpek ve diğer canlılar da yapar. Yüceltilmiş insanın böyle şeylerle uğraşması yazık olmaz mı? Eğer ruhsal gücünüz ve candan isteğiniz varsa, gelin, göklere uçalım ve Melekut Aleminin menzillerini dolaşalım” dedi. Tam o sırada, orada bulunanların gözlerinin önünde yavaş yavaş kaybolmaya başladı.

Herkes şaşkınlık içindeydi. Az sonra tekrar ortaya çıktığında şöyle dedi: “Sizinle konuştuğum o anda yeşiller giymiş bir grup varlık beni sizin aranızdan aldı, feleklerin tabakaları ve gökteki burçların çevresinde dolaştırdı. Sonra sizin gürültüleriniz üzerine beni tekrar geri getirdiler.”

mevlana minyatürleri ile ilgili görsel sonucu

AYAĞINDAKİ HİCAZ KUMU
Mevlana’nın eşi Kira Hatun’un anlattığına göre, bir gece Mevlana ortadan kayboldu. Kira Hatun medresenin her yanını aradığı halde hiçbir iz yoktu. Üstelik tüm kapılar da kapalıydı. Kira Hatun olayı şöyle anlatıyor: “Biz hepimiz buna şaşakalmıştık. Herkes uyuduktan sonra birdenbire uyandım. Mevlananın “gece namazını” kıldığını gördüm. Namazını bitirinceye kadar bir şey söylemedim. Namazı bittikten sonra bir de baktım ki ayakları toz içinde. Ayak parmaklarının arasında da renkli kumlar olduğunu gördüm. Tam bir korku içinde bu hali kendisine sordum. Bana şu cevabı verdi: “Kabede daima bizim sevgimizden söz eden gönül sahibi bir derviş vardı. Bir süre onunla görüşmeye gittim. Bu da Hicaz kumudur, onu sakla, kimseye söyleme.”

RUHSAL ENERJİYLE
Metapsişik araştırmacılar bu tür olayları “teleportasyon” ya da “uzağataşınım” olarak adlandırıyorlar. Bu durumda, ruhsal enerjileriyle maddeye hakimiyet sağlayabilen kişilerin, bedenlerini ya da birtakım cisimleri parçacıklara ayırarak arzu ettikleri bir yere nakledip tekrar maddeleştirmelerinin söz konusu olduğu belirtiliyor. Eskilerin “tayyı mekan” adını verdikleri bu tür olayların tarih boyunca velilerde ya da ermiş kişilerde “keramet” şeklinde ortaya çıktığı da biliniyor.

mevlana minyatürleri ile ilgili görsel sonucu

YOKTAN VAR ETME 
Mevlananın, cisimleri yoktan var etme özelliği olduğu da söyleniyor. Örneğin bu konuya ilişkin olarak anlatılan bir olay var: Bir gün Mevlana bir hamamın önünden geçiyordu. Birden hamamın külhancısı Mevlana nın ardına düşüp ona yalvarmaya başladı. Çok fakir ve çok sayıda çocuğu olduğunu söyleyip, “Mevlana nın bana birşey vermesini istiyorum” diyordu. Bunun üzerine Mevlana şöyle dedi: “Ağzını aç!” O ağzını açınca, Mevlana avcunu adamın ağzına kapadı.

Elini çektiğinde adamın ağzından kucağına hızla bir şeyler döküldü. Bunlar, sanki yeni basılmış gibi sıcaklığı üzerinde altın paralar idi. Adam bu olağanüstü olay karşısında neredeyse çıldıracaktı. Mevlana ise şöyle dedi: “Hayır, hayır gürültü etme ve bunlardan da kimseye söz etme. Sana altın lazım olduğu zaman yine benim yanıma gel.” Atomlarına ayrılıyor
“Apor” adı verilen bu tür olayların tam olarak işlevi bilinmiyor. Bazı araştırmacılara göre, eşyanın yüksek bir enerji altında atomlarına ayrılmasıyla üç boyutlu mekanın dışına çıkması söz konusudur. Cisim üç boyutlu mekanın dışında olduğu için fizik engelleri kolaylıkla aşabilmektedir. Daha sonra, cisim tekrar yoğunlaşarak eski şeklini alır.

mevlana minyatürleri ile ilgili görsel sonucu

ESRARENGİZ ZİYARETÇİLER
Yine Mevlananın eşi Kira Hatunun tanık olduğu ilginç bir olay anlatılıyor: “Birgün Mevlana Hazretleri kışın ortasında Şemsi Tebrizi ile halvette oturmuşlardı. Mevlana Şemsin dizine dayanmıştı. Ben de ne sırlar söylüyorlar ve aralarında ne geçiyor, diye odanın kapısına kulağımı koymuştum. Birdenbire evin duvarının açıldığını, gayb alemine mensup altı heybetli adamın içeri girip selam verdiklerini, yeri öptüklerini ve bir deste gülü de Mevlananın önüne koyduklarını gördüm.”

mevlevi semahı ile ilgili görsel sonucu

KIŞ ORTASINDA GÜL
“Tam bir huzur içinde yaklaşık öğle namazına kadar oturdular. Öyle ki, hiçbir kelime konuşmadılar. Öğle namazı kılındıktan sonra o altı ulu kişi büyük bir saygı ve ikramla kalkıp tekrar geldikleri duvardan gittiler. Ben de olayın heybetinden kendimden geçmişim. Kendimi topladığım zaman, Mevlana dışarı çıktı ve o bir deste gülü de muhafaza edilmek üzere bana verdi.
Ben o gülden birkaç yaprak alıp aktar dükkanlarına gönderdim. Çünkü o zamana kadar böyle bir gül görmemiştim. Ne cins bir gül olduğunu, nereden geldiğini ve adının ne olduğunu merak ediyordum. Tüm aktarlar, o gülün tazeliğinden ve kokusundan şaşakaldılar, “Kış ortasında bu garip gül nereden geldi?” demekten kendilerini alamadılar.”mevlevi semahı ile ilgili görsel sonucuHİNDİSTAN KUTUPLARINDAN
Kira Hatun un hizmetçisi daha sonra yaprakları alıp eve geldi. Derken Mevlana içeri girdi ve şöyle dedi: “O gül demetini iyi sakla. Namahrem bir kimseye gösterme. Çünkü Hindistan’ın kutupları olan mübarek İrem Bağı’nın bahçıvanları onu can dimağını ve gözünü kuvvetlendirsin diye armağan getirmişler. Aman, iyi muhafaza et de fena bir göz değmesin.”

İlgili resim

AGARTA MI? 
Araştırmacıların bu olaya ilişkin farklı yorumları var. Bazıları, bu altı kişinin aslında melekler olduğunu ve gülün ise sembolik bir anlam taşıdığını belirtiyorlar. Daha başkaları da İrem Bağı denilen yörenin, esrarengiz yeraltı ülkesi Agarta olduğunu öne sürüyorlar.

agartha ile ilgili görsel sonucu

ÖLÜYÜ DİRİLTTİ
Mevlananın yanında çalışan Hamza adında bir neyzen vardı. Bir gün aniden hastalandı ve birkaç gün sonra öldü. Mevlana’ya haber verildiğinde cenaze hazırlıkları yapılıyordu. Bunun üzerine Mevlana hemen neyzenin evine gitti. Kapıdan içeri girince, “Aziz dost Hamza, kalk!” dedi. Neyzen Hamza aniden ölü yatağından fırladı, “Buyur” dedi. Ardından neyini üflemeye başladı. Evde üç gün boyunca büyük bir sema ayini yapıldı. Fakat üç günün sonunda Mevlana evden çıkar çıkmaz Hamza öldü.

alchemy symbols ile ilgili görsel sonucu

SİMYAGERLİĞİ DE VAR 
Mevlananın çağdaşlarından ve dönemin ileri gelen bilginlerinden biri olan Bedreddin Tebrizi, gök bilim, matematik, simya ve gizli bilimlerle ilgili çalışmalarıyla tanınıyor. Zamanının en ünlü simyagerlerinden olan Tebrizi, çeşitli metalleri altına ve gümüşe dönüştürerek, bunları dostlarına ve fakirlere dağıtırdı.

alchemy symbols ile ilgili görsel sonucu

“ONUN DA KERAMETLERİ VAR MI?
Bir gece MevlanIn en sevdiği kişilerden biri olan Hüsameddin Çelebi’nin evinde sema yapılmıştı. Sabaha karşı herkes uyuduğunda Bedreddin Tebrizi de bir kenara çekilmiş, “Mevlana hazretleri ne yapıyor” diye gizli gizli onu izliyordu. Kendi kendine şöyle diyordu: “Hz. Musa, İsa, İdris, Süleyman, Lokman ve diğer peygamberlerin, mucizelerinden başka yüz bir hüneri vardı. Örneğin Musanın kimya yapması, İsanın marangozluğu, Davudun zırh yapması gibi.

Aynı şekilde olgun vekillerin de aklın alacağı şeyler dışında türlü kerametleri ve olağanüstü halleri olmuştur. Acaba böyle bir Tanrı filozofun da da bunlardan var mıdır, yoksa yok mudur? Belki de vardır da göstermek istemiyordur.”
Taş, yakut oldu.
Tam o sırada onun düşüncelerini algılayan Mevlana birden üzerine atılıp, “Bedreddin, kalk benimle gel” dedi. Sonra sağ eline bir taş aldı. Taşı sol eline koyup Bedreddin’e verdi ve şöyle dedi: “Tanrının sana verdiğini al ve şükredenlerden ol.” Bedreddin Tebrizi ay ışığında taşa baktı ve sert taşın son derece şeffaf ve parlak bir yakut olduğunu gördü.

alchemistry workplace ile ilgili görsel sonucu

DEMİR ÖRS ALTINA DÖNÜŞTÜ
Bir başka gece ise Mevlana, Tebrizi’nin evine gitti. Tebrizi önündeki örsün üzerinde çalışıyordu. Mevlana birden örsü kaldırıp ona uzattı. Tebrizi şaşkınlık içinde demir örsün baştan aşağı pırıl pırıl altına dönüştüğünü gördü. Bunun üzerine Mevlana şöyle dedi: “Eger altın yapma sanatı ile uğraşırsan böyle sanatkar ol. Bu şekilde altın yapma sanatı için ne örs, ne de çekiç  gerekir. Böyle şeylere aziz olan ömrünü harcarsan, işler tersine dönüp, hakikatler meydana çıktığında bunun bir sahtekarlıktan başka bir şey olmadığını anlarsın. Çalış ki, bakır vücudun altın ve altının da cevher olsun. Cevherin de şunun bunun vehmine sığmayan bir şey olsun.” Bedreddin Tebrizi, Mevlana nın bu sözlerinden öyle etkilendi ki, artık simyagerlik yapmadı.

Kaynak: Bilinmeyen Ansiklopedisi.