NİHAT KRAL ÖLDÜ, DİRİLDİ VE UZAYDAN GELDİĞİNİ İDDİA ETTİ

Bu olay Türkiye’de henüz internetin olmadığı ve bilgisayarların yaygın kullanılmadığı 1980’li yıllarda yaşandı. Bilimsel ve toplumsal kehanetlere ve Dünya Dışı enerjinin insanlığı nasıl etkilediğine dair çarpıcı bir örnektir.

Nihat Kral’ın öyküsü 1969 yılında çalıştığı fabrikada başladı. İşçi-işveren sorunları hızla tırmanıyordu.  Grevler günlük yaşamın bir parçası haline gelmişti. Yine böyle bir olayda Nihat polisle işçiler arasında çıkan bir çatışmanın arasında kaldı. Uzaklaşmaya çalışırken başına demir sopa ile vuruldu ve ağır darbenin etkisiyle bilincini kaybetti.

Arkadaşları tarafından ilk yardıma götürüldü. Orada kendisine tetanos aşısı yapıldı. Ancak durumu iyi değildi. Daha sonra Haseki Hastanesi’ne götürüldüğünde bütün yaşam belirtileri durmuştu. Doktorlar öldüğüne karar verdiler, Nihat morga kaldırıldı. Karısı ve çocukları derin bir üzüntü içindeydi. Ama bu üzüntü kısa sürecekti.

Ölümünden üç gün sonra Nihat mucizevi bir şekilde yeniden hayata döndü. Gözlerini açtığında morgda ve diğer ölülerin arasında olduğunu fark etti. Panik içinde fırladı ve kapıya vurup seslenmeye başladı. Önce bir hasta bakıcı duydu sesini, ama zavallı adam o kadar korkmuştu ki dayanamayıp kaçtı. 15 dakika sonra bir doktor ve hemşireler geldi. Şaşkınlık içinde Nihat’ın söylediklerini anlamaya çalışıyorlardı. Sonunda ölüp yeniden yaşama döndüğüne ikna oldular ve Nihat’ı yukarıda bir odaya aldılar. Olay duyuldu ve hastanede büyük bir şaşkınlık yarattı. Bu arada Nihat’a ikinci tetanos aşısı yapıldı. Birkaç saat sonra yeniden komaya girdi ama kendi deyimiyle “Onu da atlattı.”

BİR RÜYA VE KALK EMRİ

Morgda geçirdiği sürede bir vizyon ya da rüya gördüğünü hatırladı. Rüyasında yemyeşil bir mekanda yerde, göl kenarında oturuyordu. Gölün karşı kıyısında yeşil giysili, sarışın bir adam vardı. Adamın arkası dönüktü. Yabancı adam yavaşça Nihat’a doğru yüzünü çevirdi, ama etrafında o kadar kuvvetli bir ışık vardı ki lacivert renkli gözlerinden başka bir şey görünmüyordu. Adam Nihat’a elini uzattı ve “Kalk!” dedi, Nihat uyandığında morgdaydı.

Hastanede ikinci tetanos aşısı yapıldıktan sonra komaya girdiğinde rüyasında yine aynı adamı gördü. Bu defa yanında güzel yüzlü bir kadın vardı. Şimdi adamın yüzünü net görebiliyordu, sakallı ve uzun saçlıydı. Yine elini uzattı ve “Kalk…!” dedi, Nihat ikinci defa ölümden yaşama dönmüştü.

AYNI BEDENDE FARKLI BİR BİLİNÇ

Bu olaydan sonra Nihat’ın hem kişiliği hem de yaşamı değişti. Eve geri geldiğinde karısını ve çocuklarını tanıyamadı. Onların yabancı olduklarını iddia ediyordu. Sanki aynı bedende bambaşka biri olmuştu. Ardından zihinsel değişimler de yaşamaya başladı.  Aslında çocukluğundan beri zaman zaman transa giriyor ve zihin gücüyle nesneleri, hatta arabaları kontrol edebiliyordu. Öfkelendiği zaman yakınındaki elektronik aletler patlıyor ve parçalanıyordu. Bir defasında hastanedeki röntgen cihazı patlamış ve zarar görmüştü. Dışarıdan gelen kozmik enerjinin onda yoğunlaştığını ve bu şekilde açığa çıktığını düşünüyordu.

“Bu güç dışarıdan geliyor ama bende odaklanarak yansıyor…” diyordu. “Enerjinin asıl amacı şifa vermek. Bu enerjiyle bir çok rahatsızlık tedavi edilebiliyor.”

Aslında kendisi de benzer bir mucize şifa olayıyla iyileşmişti.  Yıllar önce kalp rahatsızlığı geçirmiş, tedavi ve kullandığı çok sayıda ilaçlar olumlu sonuç vermemişti. Bir gece üzüntü içinde düşünürken beyninde bir ses duydu: “Korkma, şimdi sana anlatacaklarımı yap , eline madeni bir çubuk al ve prize git. Kontrol kalemiyle bak. Hangi delikte elektrik varsa çubuğu oraya sok.”

Nihat başına bir şey gelmesinden endişeliydi. Ses devam etti: “Sana zarar gelmeyecek, korumamız altındasın:”

Denileni yaptı ve üzerinden güçlü bir enerjinin aktığını hissetti. Aynı şeyi birkaç kere daha tekrarlaması istendi. Nihat yeniden doktor kontrolünden geçti. Doktoru elektroları ve filmleri incelediğinde şaşkınlık içindeydi. Çünkü kalp rahatsızlığı tamamen iyileşmişti.

Nihat kendisini yönlendiren sesin verdiği bilgilerle bu sistemi kullanmak üzere bir cihaz yaptırdı. 1980’li yıllarda pek çok kişiyi tedavi ettiğini söylüyordu. Dünya dışı bir kaynaktan gelen ses ile iletişim daha sonra ziyaretçilerle yüz yüze, karşılıklı görüşme olarak devam etti.

UZAYLILARLA KARŞILAŞMA

Nihat Kral önce Van’da ve sonra Ordu’da kozmik ziyaretçilerle karşılaştığını anlattı. Onları insan görünümünde kadın ve erkekler olarak tarif etmişti. Orion takım yıldızından geliyorlardı ve gezegenlerinin kendi dillerindeki adı Nova idi. Dünyada tohumlanmış olan uygarlığın  gelişimini izlemek amacıyla gezegenimize geliyorlardı. Temel görevleri dünyaya verilecek zarara engel olmaktı.

UFO’NUN İÇİNDE

Ordu’da Boztepe isimli bir mekanda ilginç bir karşılaşma gerçekleşti. Onlarla buluşmaya gittiğinde karşısında 10-12 metre çapında bir uçan daire vardı. Nihat içini görmek istediğini söyledi. Kabul ettiler ama girmeden önce üzerine bir ışın tuttular. Uçandairenin için steril bir ameliyat odası gibiydi. Her yer beyazdı ve kaynağı belli olmayan beyaz bir ışıkla aydınlanıyordu. Ziyaretçilerle daha sonra telefonda da görüştü ve onlardan aldığı bilgileri kendisine saklaması gerekiyordu.

NEGATİF UZAYLILAR, ENERJİ VAMPİRLERİ

Nihat Kral evrende yaşayan negatif uzaylılardan da bahsediyordu. Köpeğe benzeyen bir şekle sahip olan bu varlıklar enerjiye ihtiyaç duyuyor ve enerjiyle besleniyordu. Dünyadan enerji çeken bir tür uzay vampirleriydi. “Dünyanın öz enerjisini, cevherini çekiyorlar. Bu enerji azalınca denge bozuluyor, depremler, doğal felaketler oluyor. Çünkü dünya yaşayan canlı bir varlıktır.” Nihat ile iletişime geçen Nova’lılar  bu zararı engellemeye çalışıyordu.

Nihat Kral o zamanlar bilinmeyen, ve yıllar sonra gündeme gelecek Reptilian varlıkları anlatıyordu. Nova’lılardan aldığı bir başka bilgi de 1987’de yaşanacak yarı nükleer bir savaş kehanetiydi.

“21 Ağustos 1987’de patlayacak bu savaşta dünyanın tamamen yok olmasını Nova’lılar engelleyecek. Yalnız mükemmel bir temizlenme olacak. Çünkü mevcut nükleer silahların sadece üçte biri kullanılacak. Bu da insanlığın yok olmasını engelleyecek. Türkiye, Avustralya, Hindistan, Çin, Tibet, Pakistan etkilenmeyecek. Savaşı Sovyetler ve Araplar başlatacak ve Amerika’ya saldıracaklar.”

O zamanlar henüz Rusya oluşmamıştı ve hala komünist rejimin hakim olduğu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği siyasal güce sahipti. Nihat Kral’a göre Sovyetler Birliği yıkılacak, İngiltere, Fransa, İsrail, İtalya zarar görecekti. Türkiye ise barışın ve dengenin kurulmasını sağlayacaktı.

AĞUSTOS 1987

21 Ağustos 1987’de Nihat Kral’ın dediği gibi bir nükleer savaş çıkmadı. Ama 16-17 Ağustos 1987’de tüm dünyayı etkileyen astrolojik bir olay yaşandı. “Harmonic Convergence”
Evrensel Buluşma olarak bilinen bu göksel olayda gezegenler çok özel bir konumda sıralandılar. Maya takvimine göre kozmik güçlerin bir araya toplanmasıydı. Dünya üzerindeki ruhsal enerji kapılarının ve vortekslerin aktif hale gelmesi,  astronomi, kozmik enerji, kutsal mekanlar ve insan bilincinin birleşimi ve 2012 yılında başlayacak Ruhsal Rönesans’a hazırlıktı.

17 Ağustos 1987’de Kalifornia, Peru, Meksika, Mısır, Hindistan, Japonya gibi ülkelerde dünyanın  kozmik bio enerjisinin yoğun olduğu merkezlerde on binlerce kişi toplu meditasyon yaptı. Hatta bu meditasyon sırasında Amerika’da bazı televizyonlarda yayın kesilmiş ve ekrana bir melek görüntüsü gelmişti.

1987 SONRASI DÜNYA

Evet 1987’de Nihat Kral’ın ya da uzaylıların dediği gibi nükleer bir savaş çıkmadı. Ama dünyada toplumsal ve politik dengeler değişmeye başladı. Ve bu değişiklikler içinde bulunduğumuz 21.yüzyıla kadar bizi etkilemeye devam etti. Peki 1987 ve sonrasında Dünya’da neler oldu?

  • 1 Ekim 1987 Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliği Başkanı oldu.
  • 1987 Simpsonlar Çizgi Filmi yayınlanmaya başladı. Bu çizgi dizi daha sonra gerçekleşecek 11 Eylül İkiz Kulelerin yıkılması, Donald Trump’ın başkan seçilmesi gibi pek çok toplumsal olayı ve siyasal değişimi yıllar öncesinden öngören senaryolarla doluydu.
  • 1987 Amerika’da Prozac kullanılmaya başlandı.
  • 9 Kasım 1989 Berlin Duvarı yıkıldı ve Soğuk Savaş döneminin sonu geldi.
  • 1989 Macaristan’da Komünizm sona erdi.
  • 1989 Dünyada ilk cep telefonu reklamı yayınlandı. Bir başka Türk temasçı Behçet Öcal’ın iletişimde olduğu uzaylılar da henüz 1948 yılında verdikleri bilgide 1980’li yıllardan sonra dünyada kablosuz iletişim araçlarının yani cep telefonlarının kullanılacağını söylemişlerdi.
  • 1990 Türkiye’de ilk özel televizyon kanalı Star-1 Yayına başladı.
  • 26 Aralık 1991 SSCB (Sovyetler Birliği) dağıldı.

Gerçekten de 1987 sonrası dünya farklı bir yola girmişti. Bu dönemde New Age akımı, uzaylılardan alınan kanal bilgileri, ruhçuluk, parapsikoloji hem dünyada hem de Türkiye’de hız kazandı. Ve tabii ülkemizde özel televizyon kanallarının açılması benzer konuların daha çok kişiye ulaşmasını sağlıyordu, yapılan her program konunun hak ettiği ciddiyete sahip olmasa da. Kısacası Nihat Kral’ın iletişimde olduğu uzaylılar bir şekilde geleceğe dair verdikleri kehanetlerde başarılı sayılırlardı. Peki ama öldükten sonra dirilen, kişiliği ve hayatı tamamen değişen bu ilginç adam gerçekte kimdi?

İPNOZ VE REGRESYON ÇALIŞMASI

Nihat Kral’ın bilinçli halde hatırlayamadığı bazı gerçekler vardı. Ve bunlar derin ipnozla uyutulduğunda ortaya çıktı. Elde edilen bilgiler çarpıcıydı.

Nihat yıllar önce fabrikadaki kavgada başına aldığı darbe ile gerçekten ölmüştü. Ve evrensel planın bir yerde aksaması sonucu aynı zaman boyutunda dünyaya gönderilmiş olan uzaylı bir ziyaretçinin bir insan bedenine ihtiyacı vardı. Ölüm anında Nihat’ın ruhu bedeni terk ederken uzaylı ziyaretçi artık sahibi olmayan bedene girdi. Yani Nihat’ın morgda yatan bedenini yeniden yaşama döndüren kozmik bir ziyaretçiydi. UFO literatüründe bu fenomene “walk-in” deniyor, kısaca dışarıdan gelen zeki bir varlığın bir insan bedenine girip onu kullanması.

Nihat Kral ve Gufran Erkılıç

İpnoz altında uzaylı ziyaretçi kendi gezegeninde işlediği bir suç nedeniyle ceza olarak dünyaya gönderildiğini ve bir insan bedenine gerek duyduğu için Nihat’ın morgda yatan cansız bedenini kullandığını açıklamıştı.

Nihat’ın yaşama döndükten sonra karısını ve çocuklarını tanımaması da bu tezi güçlendiriyordu. Ama yine de Nihat Kral’ın beyni, ona ait insani anılarla ve bilgilerle doluydu. Nihat eşinden ayrıldı ve yeniden evlendi. Yeni eşi bu konulara ilgili ve anlayışla yaklaşan biriydi.  Fakat ne yazık ki bu ikinci yaşam da fazla sürmeyecekti. Yeni eşi bir gün eve geldiğinde Nihat’ı yatağında uzanmış buldu. Uyuduğunu sandı ama kalbi atmıyordu ve nefes almıyordu. Bu defa gerçekten ölmüştü. Ölüm sebebi anlaşılamadı. Garip olan duvardaki takvimde o günün tarihinin kırmızı kalemle işaretlenmiş olmasıydı.

1980’li yıllarda UFO-Ruhçuluk-Yeni Çağ-uzay konularında öncü bir yayın olan Bilinmeyen Dergisi ekibi Nihat Kral ile bir söyleşi yaptı. Tabii yazıda bahsedilmeyen, gizli kalan önemli ayrıntılar da vardı. Ancak yazı ekibi Nihat’ı ve hayatını yakından tanıma fırsatını bulmuştu, onların da çözemediği, anlayamadığı bazı gizemler vardı. Ve Nihat Kral 1987’de dünyada yaşanan değişiklikleri göremeden çok önce vefat etti.

Özellikle ülkemizde 1987 ve sonrasında uzaylılar tarafından kaçırılmalar, UFO gözlemleri, yakın temaslar giderek arttı. Ve 1987 astrolojik olarak gök cisimlerinin dizilişi ile bir boyut kapısının açıldığı tarih olarak kozmik kayıtlara geçti.

FARAH YURDÖZÜ

Kaynak: Bilinmeyen Dergisi.