BİLİMSEL MEDYUM  INGO SWANN VE DÜNYA DIŞI GÖZLEMLERİ

 

İngo Swann kontrollü duru görü tekniğinin kurucusu kabul ediliyor. 1933 yılında ABD’nin Colorado eyaletinde doğan Swann psikoloji ve sanat eğitimi aldı. Çocukluğunda ortaya çıkan ruhsal ve medyumik yetenekleri onu parapsikoloji, telepati, yoga gibi konularda araştırma yapmaya itti. 1969 yılından itibaren de aktif bilimsel durugörü medyumluğu çalışmalarına başladı. Swann’ın medyumluğu çok sıkı kontrol edilen bilimsel laboratuar koşulları altında deneniyordu. Başlangıçta kapalı bir zarf ya da mühürlenmiş bir kutu içindeki hedef resmi, ya da yazıyı görme çalışmaları yapıldı ve Swann bu denemelerde çok başarılı oldu.

Ingo Swann’ın ilk duru görü denemeleri New York City’de bulunan Amerikan Medyumik Araştırmalar Cemiyeti ( ASPR )’de başladı. Önceden kararlaştırılan bir saatte verici olacak telepat kişi Manhattan’da herhangi bir mekana gidiyor ve notlar almaya başlıyordu. Swann bu yerle ilgili hiç bir ön bilgiye sahip değildi. Duru görürlük yeteneğini kullanarak hedef mekanı saptamaya çalışıyordu. Ingo Swann duru görünün insanın biyolojik görme ve temel beş duyu kapasitesi dışında gerçekleştiğini açıklıyordu. Buna bağlı olarak biyolog ve nevrologlar insanda var olan 17 ayrı duyu alma yeteneğinden söz ettiler.

1971 yılının ilk aylarında Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA, Ingo Swann ve ASPR’nin çalışmalarını yakından izliyordu. Amerikalı yetkililer Sovyetlerde yapılan duru görü deneylerinin farkındaydı ve parapsikolojik güçlerin ciddiye alınması gerektiğine karar vermişlerdi. Ekim 1971’de Ingo Swann ve bir başka medyum meslekdaşı Washington’da CIA yetkilileriyle görüşmeye başladılar. Swann 1972’nin ilk aylarında Stanford Araştırma Enistitüsü ( SRI )’ye davet edildi. Bu ziyarette göremediği ancak varlığını medyumsal olarak sezdiği bir şey kendisini rahatsız etmeye başladı. Nesne binanın zemininde saklanmış bir manyetik dalga ölçüm cihazıydı. Ingo Swann cihazı ayrıntılarıyla tarif etti. Daha ilk ziyaretinde başarılı bir gözlem yapması uzmanları etkilemişti. Ingo’nun başarısını duyan CIA bu defa onunla çalışmak konusunda ısrarcıydı.

Swann ile ilk parapsikoloji denemeleri yapılmaya başlandı. CIA elemanları medyumdan kapalı bir kutunun içinde bulunanları tarif etmesini istediler. Sonuçlar olumluydu. Bu denemelerde adı geçen bilim adamlarından bazıları UFO araştırmacısı Jacques Valle ve benim şahsen bir röpörtaj yapma imkanı bulduğum Russell Targ idi.

Araştırmalar sürerken Ingo Swann’ın medyumluğu kapalı kutular ya da New York şehriyle sınırlı kalmadı. Medyumsal yetenekleri onu bulunduğu laboratuarın fiziksel mekanından çok daha uzaklara, bir başka gezegene götürdü. Amaç duru görü kapasitesinin ne kadar uzağa etki edebileceğini saptamaktı. Hedef Jüpiter’di. Bu arada NASA’nın Pioneer Ten adlı uzay aracı Jüpitere doğru yola çıkmıştı ama elde edilen bilgilerin dünyaya gönderilmesi yıllar alacaktı.  27 Eylül 1973 yılında yapılan çalışmada Ingo Swann California’da Harold Sherman adlı bir başka medyum da Arkansas’da Jüpiter’e ulaşmaya çalıştılar. Bu ziyaretler elbette ki fizik bedenle yapılmıyordu. Astral seyyahat olarak da bilinen beden dışı deneyimde Swann gezegende gördüklerini ayrıntılarıyla aktardı. Yaptığı çizimlerde Jüpiterin çevresinde asteroitlerden oluşan bir halka gördüğünü ifade etti. Bir atmosfer ve içinde parlayan kristal parçacıklar gördü. Dönemin astro fizikçileri onu ciddiye almadılar ve Jüpiter çevresinde böyle bir halkanın olmadığını söylediler. Yanılıyorlardı… çünkü 1979 yılında NASA tarafından elde edilen ilk araştırma sonuçları asteroit kuşağının varlığı bilimsel olarak kanıtladı.

INGO SWANN’IN AY VE YAKIN UFO GÖZLEMLERİ

Hatırlatmak gerekir ki duru görü yeteneği ya da medyumluk bazı kişilerde zaten var olan bir yetenek. İngo Swann ve onun durumunda olan medyumların farkı bilimsel açıdan laboratuar koşullarında binlerce defa denenmeleri ve eğitim almalarıydı. Kontrollü ve bilimsel medyumlukta şaşırtıcı sonuçlar elde ediliyordu. Ingo Swann kitaplarında kendi deneyimlerine çokça yer verdi. “Penetration” adlı kitabı duru görünün uzaylılarla iletişim kurmak ve onları anlamak için nasıl kullanılacağı hakkındaydı. Swann UFOların ve uzaylıların varlığı ya da yokluğunu tartışmanın gereksiz olduğunu belirtiyordu. Ona göre var olan gerçeklikte dünya dışı varlıklarla iletişim kurma zamanı çoktan gelmişti.

Şubat 1975’de kendisini Axelrod diye tanıtan biri Ingo Swann ile temas kurdu. Bu görüşme Swann’ın tanıdığı biri tarafından daha önce bildiriimiş ve Axelrodun gerçek bir Man In Black ( Siyah Elbiseli Adam ) olduğu söylenmişti. Bazı çevreler ise onun hükümete bağlı Majestic MJ-12 gurubundan olduğunu söylüyordu. Karşılaşmalar pek olağan sayılmazdı. Randevu yerine götürülürken Ingo’nun bulunduğu yeri tanımaması için başına siyah bir kukuleta geçirildi. Axelrod’un amacı Ingonun Ay yüzeyine yönelik duru görü çalışması yapmasıydı. Bu esrarengiz adam telepati ve dünya dışı uygarlıklar konusuna büyük önem veriyordu. Ingo Swann’ın Jüpiter gözlemlerinden fazlasıyla etkilenmişti.

Axelrod kısa süre sonra Ingo’ya Ay yüzeyinde on farklı bölgenin koordinatlarını verdi. Daha sonraki yıllarda bu çalışma Koordinatlı Duru Görünün doğmasını sağladı. Yine de ilginç olan nokta Axelrodun neye dayanarak Ay üzerinde belirli bölgelerde yoğunlaşmış olmasıydı. Amaç Dünya Dışı kaynaktan gelen bir zeka ile telepatik bağ kurmaktı. Swann duru görüye başladığında ilk olarak Ay’ın bizden görünmeyen saklı yüzüyle telepatik bağlantı kurdu. Kraterler arasında traktör izine benzeyen izler vardı. Kraterin derinliğine indikçe yapay bir ışıkla aydınlatılmış yeşilimsi renkte tozlu bir sisle karşılaştı. Ve sisler arasından yüksek binalar belirdi. Burası hiç de sanıldığı gibi sadece külden ve kraterlerden ibaret ıssız bir küre değildi. Yüksek binalar, farklı biçimli makineler, köprüler, yollar ve yüzeyde çalışan erkek işçiler Swann’ın ilk gözlemleri arasındaydı. Tüm bu deneyler sırasında Ingo Swann gizemli Axelrod’un kendisini casus medyum olarak kullandığı sonucuna vardı. Ay yüzeyinde hakim olan uzaysal gurup belli ki dünyalıların kendileri hakkında fazla bilgi edinmesini istemiyordu. Ancak iyi bir durugörü medyumu kullanmak en çabuk şekilde bilgi edinmeyi sağlayacaktı. Ay yüzeyi taramaları devam ederken Ingo medyumsal olarak varlığının iki uzaylı tarafından anlaşıldığını hissetti.

Ingo Swann Ay’da su ve hafif bir atmosfer de gördü. Tüm bunlar NASA tarafından Ay hakkında elde edilen görüntü ve bilgilerden tamamiyle farklıydı. Swann elbette ki duru görü deneyimlerini hemen doğrulayacak imkanlara sahip değildi. Ancak kuşkularının cevabı kısa sürede geldi. Cevap adını gizli tutmak isteyen birindendi. Bu esrarengiz kişi George H.Leonard tarafından yazılan  “Somebody Else On the Moon” ( Ay’da Biri Var ) isimli araştırma kitabını Ingo Swann’a gönderdi. Kitapta Swann’ın gördüklerini doğrulayan pek çok fotoğraf ve delil yayınlamıştı. Apollo 11 astronotu Buzz Aldrin de Ay’da gördüğü UFO’lardan sık sık söz etmişti.

Ingo Swann Axelrod ile uzun süre çalışmasına rağmen onun hakkında fazla bilgiye sahip değildi. Bu gizemli adamın  CIA, KGB ya da M-5’den olabileceğinden şüpheleniyordu. Şüphelerini doğrulayacak kanıtları ise hiç bir zaman bulamadı. Bir süre sonra Axelrod Ingo’ya UFOlarla yakın karşılaşma yapabileceği sözünü verdi. Beklenen buluşma 1977 Temmuz ayında gerçekleşti. California’dan bindikleri özel uçakla uzun süren bir yolculuk yaptılar. Ingo nereye gittiklerini bilmiyordu. Uçak hiç bir ışığın aydınlatmadığı piste indi. Daha sonra yola  cip ile devam ederek dağ yollarında ilerlediler. Hava belirgin şekilde soğumuştu. Buluşma yerine geldiklerinde Axelrod Ingodan hiç kıpırdamamasını çünkü UFOların en ufak hareketi bile kolayca tespit ettiklerini söyledi.

Swan, Axelrod ve yanında getirdiği iki adam göl kıyısında beklemeye başladılar. Önce gölden yoğun bir sis yükselmeye başladı. Dumanların arasında sürekli değişen parlak ışıklar da görülüyordu. Tam bu sırada göl sularının üzerinde üçgen biçimli bir cisim belirdi. Cisim gökyüzünden ya da suların içinden çıkıp gelmemiş, sadece bulunduğu yerde maddeleşmişti. Cisimden kaynaklanan güçlü rüzgar nedeniyle çam ağaçlarının kozalakları yuvarlanmaya, dalları kırılmaya başladı. Cisim bulunduğu yerde sürekli büyüyor ve etrafa kırmızı renkte lazer ışıkları yayıyordu. Ingonun hesaplarına göre üçgen görünümlü cisim 20 metreden daha genişti. Lazer ışıklarını düşük frekanslı bir titreşim izledi. İşte o anda Axelrod’un adamları Ingo’yu kolundan sürükleyerek cisimden uzaklaşmasını sağladılar. Girmeden önce son bir kez arkasına bakan Ingo göl sularının UFO tarafından tamamen çekildiğini gördü. Yeniden uçağa binmek üzere alana döndüklerinde Ingo ABD-Alaska’ya bağlı bir posta uçağı gördü ve o zaman bulunduğu yerin Alaska olabileceğini düşündü. Bu buluşmadan sonra Axelrod ile bir daha asla karşılaşmadı.

Yine aynı dönemde yapılan bir başka duru görü çalışması Swann’ın UFO gözlemleri açısından çok önemliydi. Bu denemede Ingo Swann’a parapsikologlar ve ordu mensupları da eşlik etti. Swann’a medyumsal olarak ziyaret edeceği yerin koordinatları verildi. Swann seansta gördüğü pek çok şeyi tarif ederken aniden durdu. Karşısında gördüğü sahne son derece gerçek dışıydı. Bir denizaltı ve bir UFO görmüştü. İki araç arasında bir tür çatışma ya da çarpışma olmuştu. Swann gördüğü UFO’nun resmini hemen bir kağıda çizdi. Ordu mensupları bu bilgi karşısında çok telaşlanmışlardı. Medyumun elinden kağıdı alıp odayı tek ettiler.

FARAH YURDÖZÜ