BETTY ANDREASSON UFO KAÇIRILMA VE TEMAS OLAYLARI

BETTY ANDREASSON LUCA OLAYI

Betty Andreasson tarafından yaşanan deneyimler Kaçırılmalar ve Yakın Temas  alanında en iyi araştırılmış ve belgelenmiş olaylar sınıfına giriyor. Çok sayıda örnekte de gördüğümüz gibi, Betty’nin yakın karşılaşmaları henüz çocuk yaştayken başladı. Ama bunları bilinçli şekilde hatırlaması için aradan yıllar geçmesi gerekti.  Öncelikle Betty’nin dinsel inançları çok güçlü biri olduğunu hatırlatmakta yarar var. Dinsel alt yapısı onu Kaçırılmalar konusunda ruhsal yorumlar yapmaya itti. Gri varlıklardan yayılan pozitif ve koruyucu enerjiden söz ediyor ve onlarla geçirdiği deneyimleri mutluluk verici olarak görüyordu.

Ailesinin de tanık olduğu ilk yakın karşılaşma 25 Ocak 1967’de gerçekleşti. Betty akşam saat 6:35 civarında evinde mutfaktaydı. Yedi çocuğu, annesi ve babası salondaydılar. Çok kısa bir süre için evin ışıkları söner gibi oldu. Ardından mutfak penceresinde nabız gibi atan portakal renkli bir başka ışık kaynağı belirdi. Betty çocuklarını sakinleştirmeye çalışırken babası neler olduğunu anlamak için dışarı çıktı. Eve doğru sıçrayarak yaklaşan bir gurup küçük boylu yaratık gördü. İlk anda gördüklerinin Cadılar bayramı kıyafeti giymiş çocuklar olduğunu sandı. Ziyaretçiler beş kişiydi ve kapalı kapıdan süzülerek içeri girdiler. O andan itibaren Betty hariç bütün aile varlıklar tarafından bir tür derin uykuya sokuldular.

Kapalı kapıdan geçtiler.

Başları aşağı yukarı bir armut ya da balon biçiminde olan uzaylıların çok iri, yanlara doğru uzanan gözleri vardı. Burun ve kulakları küçücük, ağızları ise düz bir çizgi şeklindeydi. Üzerlerinde mavi bir üniforma vardı. Dikkat çeken bir başka ayrıntı da üniformanın üzerindeki kartal sembolüydü. Betty ellerinde sadece üç parmak olduğunu hemen görmüştü. Genelde yakın karşılaşmalarda kimse Gri uzaylıların ayaklarını hatırlamaz, oysa Betti evdeki ziyaretçiler bot tarzı ayakkabı giydiğini hemen görmüştü. Buna rağmen yürümüyor, havada yavaşça süzülerek hareket ediyorlardı.

TELEPATİK İLETİŞİM

Varlıklar Betty ile telepatik temas kurarak sakinleşmesini sağladılar. O andan itibaren Betty uzaylı ziyaretçilerden kendisine gelen dostluk ve sevgi dolu bir enerji hissetmeye başladı. Dışarı çıktıklarında evin arka tarafındaki bir tepede duran uçan daireyi gördü. Cisim yaklaşık 20 metre uzunluğunda klasik bir UFO ‘ydu.  Betty UFO’ya alındıktan sonra üzerinde bazı fiziksel deneyler yapıldı. Genç kadın bütün bunları dinsel ve ruhsal deneyimler şeklinde açıklıyordu. Betty aynı gece saat 10:40 civarında evine geri getirildiğinde ailesi hala derin trans halindeydi.

Bundan sonraki günlerde Gri varlıklar Betty’ye yaşadığı deneyimlerin bazı ayrıntılarını unutacağı komutunu verdiler. Betty ipnozla geriye dönüş seanslarına kadar pek çok şeyi bilinçli halde hatırlamıyordu. Bu da Dünya Dışı varlıkların insan beynine kolayca hükmettiklerinin göstergesiydi. Betty’nin olayla ilgili tek hatırası evdeki ışıkların sönmesi, penceredeki portakal renkli ışık ve uzaylıların kapalı kapıdan içeri girmesiydi. UFOlar konusuna kesinlikle ilgi duymuyordu. Bu nedenle olanları dinsel anlamda ışık varlıkları ya da meleklerin ziyareti olarak değerlendirdi ve kısmen unuttuğunu sandı, ta ki 1975 yılına kadar. O yıl ünlü UFO araştırmacısı Dr.J.Allen Hynek UFO deneyimi yaşayanlarla iletişim kurmak amacıyla bir gazete ilanı vermişti. Betty dinsel olarak tanımladığı deneyimini yazdı. Gönderdiği mektup 1977 yılında gözden geçirildi.

İPNOZ İLE ORTAYA ÇIKAN ANILAR

Dr.Hynek’in ekibinde güneş fizikçisi, elektronik mühendis, havacılık ve uzay mühendisi, telekomünikasyon uzmanı ve bir de UFO araştırmacısı vardı. Ekibe bir ipnoterapist ve bir de psikiyatri alanında uzmanlık yapmış tıp doktoru aldılar. Bu ekip Betty ile yaptıkları bir yıl süren çalışmada ayrıntılı kişilik testleri, yalan makinesi ve on dört ayrı ipnozla geri dönüş seansı uyguladı. İpnoz altında sadece Betty değil kızı da UFO ve uzaylılarla yakın karşılaşma konusunda bilgi verdi. Sonuç 528 sayfalık bir rapordu.

İpnozla Geri Dönüş Çalışması.

İpnoz seanslarında Betty’nin çocukluğuna dönüldü. O zamandan beri Gri varlıklar tarafından gemiye ya da bir başka boyuta alınıyordu. En çok parlak ve sevgi enerjisi yayan ışık varlıklardan söz ediyordu. Onların yanında kendini mutlu ve güvenli hisseden Betty zaman zaman da “beden dışı deneyimler” yaşıyordu. Yani kaçırılma her zaman için fizik bedenin götürülmesi şeklinde değildi. Uzaylılardan korkmuyor ve onları tanrısal planın bir parçası olarak görüyordu. Acaba ileriki yaşamında manevi yönü çok gelişmiş ve sevgi dolu bir insan olmasında bu karşılaşmaların bir etkisi var mıydı?

Betty’nin uzaysal varlıklarla ilk yakın karşılaşması 1944 ve 1949 yıllarında oldu. Ancak bu ziyaretlerde bir uzay gemisine götürüldüğünü hatırlamıyordu. 1950 yılında yaşadığı yakın karşılaşma ise pek çok açıdan önemliydi. Bu karşılaşma gündüz saatlerinde oldu. Betty evlerinin arka tarafında bulunan tepenin üzerinde tıpkı aya benzeyen, dairesel beyaz bir cisim gördü. Cisim hızla büyümeye başladı ve Betty’e doğru yaklaşıyordu. Yıllar sonra yapılan ipnozla geri dönüş seanslarında Betty cismin içine alındığını hatırladı. Bulunduğu yeri son derece aydınlık ve ışıktan yapılmış olarak tanımladı. Geri dönmeden önce iri kafalı, ince vücutlu Gri uzaylılar Betty’nin başına minik bir cihaz yerleştirdi ve bunun onu izlemek amacıyla olduğu söylendi. 1967’deki karşılaşmada ise cisim yine Gri varlıklar tarafından alındı.

DNA İZLENİYOR

Betty’nin kızı Becky de çocukluğundan beri Gri varlıklarla temastaydı. Anne kız bu gerçeği yıllar sonra ipnoz altında yapılan geriye dönüş çalışmalarında öğrendiler. Becky henüz küçük bir bebekti ve Griler tarafından eğitilmeye başlandı. Sembolik ruhsal yazı olarak tanımlanabilecek öğreti ses, dokunma ve renkler esasına dayanıyordu. Becky de tıpkı annesi gibi uzaylılardan daima sevgi enerjisi alıyor ve onlara karşı en ufak bir korku bile duymuyordu. Bir defasında beşiğinden alınmış ve UFO’ya götürülmüştü. Orada diğer iki küçük çocukla birlikte ağırlığı olmayan oyuncaklarla oynadığını hatırlıyordu. Eve geri dönüşü ise annesi için bir hayli endişe vericiydi. Sabahın erken saatlerinde bir komşu Betty’yi uyandırdı ve minik kızının bahçedeki kum havuzunda olduğunu söyledi. Henüz yürümeyi bile başaramayan bebeğin kilitli kapıları ve pencereleri hangi yöntemle aşıp dışarı çıktığı herkes için anlaşılması imkansız bir sır olarak kaldı.

Melez Bebek Laboratuarda.

Becky sadece Grilerle değil, insana çok benzeyen başka dünya dışı varlıklarla da karşılaştı. Bir gurup beyaz tenli, mavi gözlü ve beyaz saçlıydı, Becky onların koruyucu nitelikte olduklarına inanıyordu. Bir diğer gurup ise beyaz ten, sarı saç ve yeşil gözleriyle dikkat çekiyordu. Nordik  olarak adlandırılan bu uzaylılar dünyanın farklı yer ve zamanlarındaki karşılaşmalarda görüldüler. Beckynin insana çok fazla benzediğini düşündüğü bir gurup da yine beyaz tenli, ancak saç ve göz rengi kahverengi olan varlıklardı.

Eğitim.
Becky Andreasson.
Becky’ye Verilen Alfabe.

Diğer gözlemcilerden farklı olarak Becky garip görünüşlü ve hayvana benzer bir yaratığında tarifini yapıyordu. Bu yaratığı kendi odasında bir köşede görmüştü. Büyük sivri kulaklı, parlak kırmızı gözlü ve sivri dişli varlık Chupacabras’a benziyordu.

FARAH YURDÖZÜ